Friday, February 9, 2007

151 yaşında, orta yaş görünümünde...

Yıl 1856... Yağmurlu bir Mart sabahı. Essex'in gösterişli semtlerinden birindeki gösterişli bir evden bir bebeğin ilk çığlıkları yükseliyor. Yahudi iş adamı Eliot Lloyd'un ilk çocuğu David Lloyd, tüm insanlardan farklı bir yaşantının ilk anlarını yaşıyor.

Eliot Lloyd, dokuma makianarı üreten bir fabrikanın sahibi. Herhangi bir akademik eğitim almamasına rağmen, çocukluğundan itibaren Glasgow bölgesindeki atölyelerde edindiği tecrübelerle başarılı bir makina imalatçısı oldu. Essex'te kurduğu fabrika, kalitesiyle ün yapmış Lloyd Inc. dokuma makianalrını üretiyordu ve her geçen gün artan siparişleri karşılayabilmek için sürekli büyüme plânları yapıyordu.

Lloyd ailesinin iki çocuğu daha oldu. Helena ve Madelaine. Ortodoks yahudi olan baba Eliot, kızlarının eğitimini eşi Maria'ya bıraktı. Eğitimli bir kadın olan Maria, bu işin altından fazlasıyla kalkmayı başardı. David ise babasının özel ilgi ve teşvikiyle mekanik eğitimi almaya, Sussex'e gönderildi. David zeki bir gençti. Babasının işyerinde gördükleri sayesinde akademik eğitimde hiç zorlanmıyordu. Okulunda adından söz ettiren bir öğrenci oldu. Geliştirdiği mekanik çözümler hocalarının hayranlığını kazanmasına yol açıyordu. O dönemin tekstil makinalarındaki mekik ve çözgü tekniklerinde yaptığı köklü değişiklik önerileri kabul gördü ve bugün bile kullanılan bazı düzenekleri ona borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz.

David, lisans eğitiminin sonlarına doğru hocalarından akademisyenlik teklifleri almaya başladı. Bunları nazikçe reddetti. Çünkü yeterince öğrendiği teorinin artık bu noktadan sonra kendisine ayak bağı olacağını düşünüyordu. Onun kafasında mekanik bir cep saatinin zerafetine ve mükemmeliyetine sahip dokuma makinaları yapmak vardı.

1878 yılında, 22 yaşında babasının fabrikalarında işbaşı yaptı. Hemen bir tasarım bürosu kurarak bazı geleneksel yöntemleri yenileriyle değiştirmeye koyuldu. Gelişmiş çizim teknikleri ve hesaplamalarla daha mükemmel makinalar yapmayı başardı. Artık yurtdışından da sipariş alıyorlardı. Kazançları katlanıyordu. David, yenilikçi ve öngörülü bir insandı. Buhar makinaları konusunda tam bir uzmandı. Bir dönem buhar enerjisiyle çalışan otomobiller yapmayı düşünse de, bir şeylerin kısa zaman sonra buhar enerjisini geride bırakacağını öngördü. İÇten yanmalı motorların keşfini ve geliştirilmesini coşkuyla takip etti ve tüm inceliklerine kadar öğrendi. 1890 yılında benzinle çalışan kamyonlar üreten bir fabrika açtı.

Sonraki yıllarda birçok benzer fabrika açıldı. Benzinli taşıtlar yaygınlaşıyordu. 1900'den sonra David, güçlü ve konforlu otomobiller üzerinde yoğunlaştı. Kendi bulduğu bazı süspansiyon ve güç aktarma sistemlerini otomobillerine başarıyla uyguladı. Diferansiyel sistemini önemli ölçüde geliştirdi.

1910'larda dünya için için kaynayan bir kazana dönmüş, yaklaşan savaşın ayak sesleri her yanı sarmıştı. İngiliz ordusu da tüm hızıyla bu savaşa hazırlanıyordu. Ordunun ilk dönemlerde pek ciddiye almadığı benzinli kamyonlar bir süre sonra vazgeçilmez haline gelmişti. Ordu, tüm güzüyle mobililze ve motorize olmaya çalışıyordu. Farklı arazi yapılarına karşı dayanıklı, az bakım gerektiren, yakıtı daha ekonomik tüketen araçlara gereksiniliyordu. Açılan ihalelelerde bu gereksinimler belirtiliyordu ama çoğu teklif sahibi firma, tüm bunları karşılayacak bir araç üretememişti. David Lloyd, on yıldır üzerinde çalıştığı bir projeyi uygulamaya koyarak bu ihtiyaca cevap verdi. Malzeme biliminin ulaştığı en son seviyeyi temsil eden bir bilimsel titizlikle hazırladığı kamyon, tüm dayanıklılık testlerini başarıyla geçti. Termodinamik prensiplerinin titizlikle uyguladığı motor ise tek kelimeyle mükemmeldi. O dönemde görülmemiş bir şekilde tasarruf sağlıyordu.

David, bu kamyonlardan binlercesini İngiliz ordusu için üretti. Yeni talepler doğrultusunda ambulans, haberleşme aracı ve mutfak aracı da üretti.

İngiliz ordusu, bu araçlardan oldukça memnun kalmıştı. David, 60'lı yaşlarında olmasına rağmen en verimli dönemlerini yaşıyordu. İngiliz otomotiv devi Lloyd Automotive (LA Motors) böylece ortaya çıkmış oldu.

1940'lara kadar sürekli atılımlar yaratan LA Motors, ürün yelpazesini iyice genişletti. Avcı uçakları için yıldız motorlar, zırhlı savaş araçları için yürüyen aksam ve motorlar üretti. David 80 yaşına kadar nerdeyse hiç durmadan çalıştı. Artık yorulduğuna kanaat getirmiş olmalı ki, 1942'de kardeşi Helena'nın yanına, Arjantin'e gitti. Eşini bir yıl önce kaybetmişti ve kardeşinin yanında ölmek istiyordu. Aslında sağlığında ciddi bir sorun yoktu ama önünde uzun yıllar olduğunu düşünmesi için bir sebep de yoktu. Son yıllarını sakin ve huzurlu geçirmek onun en doğal hakkıydı.

1946 yılında idrar yollarından kaynaklı bir sorun nedeniyle bir doktora başvurdu. Doktor Stefan Bauer, onunla yakından ilgilendi. Alman kökenli bu doktor becerikli, zeki ve kibar bir insandı. David'in sorununu birkaç ay içinde tamamen çözüme kavuşturdu. Artık David, daha sık sağlık sorunu yaşıyordu ve her defasında soluğu Dr. Bauer'in yanında alıyordu. Zaman içinde çok iyi dost oldular.

Bir gün David, yine bir idrar yolu sıkıntısı nedeniyle Dr. Bauer'e gitti. Bauer bazı muayene ve tetkiklerden yaptı. Sonuçları dikkatle inceledi. Uzunca düşündükten sonra sözcükleri dikkatle seçerek David'e gerçeği açıkladı: kanser! David şaşırdıysa da pek korkmadı. Yaşayacağını yaşadığını düşünüyor olmalıydı. Bu gerçeğe çabucak alışıp huzur içinde öleceğini biliyordu. Ama Dr. Bauer'in söyleyecekleri var gibiydi. Bir türlü söze başlayamamanın gerginliği oturmuştu yüzüne.

İlk birkaç sözcüğü yutkunarak söylediyse de, sonrası kolay geldi. Bir çırpıda hikâyesini anlattı Dr. Bauer. Adı Bauer falan değildi. Bir nazi askeri doktoruydu. Savaştan sonra Amerikalıların yardımıyla Arjantin'e kaçmıştı. Adını değiştirmiş ve birçok diğer nazi eskisi gibi Arjantin'de yaşamaya başlamıştı. Amerikalılar ona bu iyiliği neden yapmışlardı? Onda özel bir bilgi birikimi vardı. Yıllar boyu yaptığı araştırmalar sonucu yaşlanmanın nedenlerini keşfetmişti. Bu araştırmalar sırasında tıpkı Dr. Mengele'nin yaptığı gibi, çok sayıda yahudiyi kobay olarak kullanmıştı. Yaptığı son deneylerde yaşlanmayı başlatan biyolojik süreci engellemeyi başarmıştı. Bu çok gizli çalışmalarda ölümsüzlük kazanan deneklerin hepsi daha sonra öldürülmüştü.

Doktor, bu bilgisini çok gizli tutması ve iki kişiye uygulaması karşılığında tehlikesiz bir yaşam vaadiyle getirilmişti buralara. Onların kim olduğunu açıklamadı. Ama biz açıklayalım. Biri dünyanın en zengin ailelerinde Rotschild ailesinden Seymour Rotschild, Diğeri Rockefeller'lardan David Rockefeller. İkisi de 140'lı yaşlarında ve sağlıklı kişiler. Fakat resmi olarak ölüler. Bu işin gizli kalabilmesi için bulunmuş bir çözüm yolu bu. Eğer böyle bir şeyin mümkün olduğu kanıtlanırsa birilerinin bundan mahrum bırakılması ciddi çatışmalara ve risklere neden olurdu. Aksi durumda da dünya, birkaç yüzyıl içinde kaldıramayacağı bir nüfusa ulaşırdı. Bulunan çözüm yolu, ölümsüzlüğe ulaşan bu kişilere sahte ölüm hikayeleri ve hattâ cenaze törenleri düzenlemekti. Bundan sonraki yaşamlarını mekan değişikliği yaparak ve sadece güvenilir birkaç kişinin bildiği bir sır olarak sürdürüyorlar. İşlerini perde arkasından idare etmeye devam ettiklerini eklemeye gerek bile yok.

David, bu şaşırtıcı hikâyeden çok etkilenmişti. Doktor, içinde bulunması muhtemel vicdan sıkıntısını biraz olsun azaltmak için bir yahudi olan David'e bu iyiliği yapmak istiyor olmalıydı.
O güne kadar ölümsüzlüğü hiç düşünmemişti. Yaratıcı ve çalışkan biriydi, daha yapmak istediği yığınla şey vardı ama yolun sonuna geldiği düşüncesi onu bundan hızla uzaklaştırmıştı. Ama bu yeni durum, eski heyecanlarının canlanmasına yol açtı. Ölümsüzlüğe ulaşmak duygusu gittikçe daha fazla sarıyordu bedenini. Doktorun yapacağı tedavi hem kanser hastalığını yenmesine, hem de hücrelerinin kendini yenilemeye devam etmesine; yani yaşlanmamasına yol açacaktı. Fazla vakti yoktu. Bir hafta boyunca düşündü, düşündü. Kendisini nasıl gizleyecekti. Kardeşlerine ne söyleyecekti. Hepsini ayrıntısıyla düşündü ve kararını verdi.

1947 yazında ölümsüzlük kürüne başladı David. Bir ay süren karmaşık tıbbi uygulamaların sonunda David hem hastalığını yenmiş, hem de sürekli kendini yenileyen bir vücuda kavuşmuştu. 91 yaşındaydı ve izleyen üç yıl içinde 45 yaşında bir adamın metabolizmasına kavuşacaktı. Öyle de oldu.

1947 kışında David resmi olarak öldü. Her şey iyice planlanmıştı ve yakınları gözyaşı dökerken o yeni yaşamına başladı. Şu an 151 yaşında ve hafta sonları tenis oynayacak kadar sağlıklı. İngiltere'deki fabrikalarını yönetmeye devam ediyor.

3 comments:

Su said...

Okuyorum: Stephen Fry/Making History
Sen de oku.

GÜL BAHÇESİ said...

çok güzell bi hikaye teşekkürler....

Anonymous said...

David 80 yaşına kadar hep çalışmış mı? hep İngiliz ordusu için üretip kendisi için bir şey yapamamış mı? David hep yalnız mıydı? Hiç ailesi olmadı mı? Kendi yuvasını kurmuş olmalıydı, çocukları olmalıydı.. Ölümsüzlük kürünü kullanmasını etkileyen karar bu muydu? Yazık yazık...:(